Gürel Yurttaş
Bilal Meşe'yi en az 35 yıldır tanırım.
Birlikte yedik, içtik, gezdik.
Muhabirlik yaptık.
Aynı gazetelerde de çalıştık, farklı gazetelerde de...
Tarzı farklı oldu hep; futbolculara toz kondurtmadı. Hele de milli olanlara...
Teknik direktörleri sahiplendi, hele de Fatih Terim'i...
Oysa görüyor musunuz şimdi başına geleni?
Adı Arda Turan olan, Barcelona'ya nasıl gittiği herkesçe bilinen, sürekli ağzı kulaklarında gezinen, spor basınından çok magazin basınında yer alan, üstüne dincilik sosu da ekleyen ve böylece gençlere örnek (!) olan biri ailesine küfürler ederek boğazına sarılıyor...
Yıllarca Fatih Terim'den daha çok savunduğu Fatih Terim kayıtsız bir şekilde onları izliyor...
Ah be Bilal abi ah... Demek bu da gelecekmiş başına!
Daha 10 yıl önce "Fotoğrafımı çekin, röportajımı yapın" diye peşinden koşan, "Bilal abi" diye boynuna sarılan biri şimdi boğazına sarılıyor işte!
Ama aldırma sen onlara...
Senin yolun belli; bunu biliyoruz hepimiz.
Ya onların yolu nereye?
Böyleleri çok vardı tarihte, bundan sonra da olacaklar yine...
Yerleri de belli; şöhret şımarıklığının sonu çöplük elbette...
Senin yerin ise... 30 sene önce neyse yıllar sonra da öyle olacak.
Ya 30 sene önceki şımarık futbolcular... Onlar acaba şimdi nerede?
Ah be Bilal abi ah...
Sakın üzülme... Boynuna sarılan o eller var ya o eller...
Ancak madalya olabilir boynuna; işini iyi yapmış, yapan ve yapacak bir gazetecinin gururuyla... Sen gezersin de bundan sonra...
Ya o ellerin sahibi... Bakalım "Zeki, çevik, ahlaklı sporcu" tarifine inananların nasıl bakacak yüzlerine bundan sonra...