Dilvin Gerçek
Bir Şey Yapmalı
Ajans Beşiktaş - Büyük dram, alabildiğine korku, kırık hayaller ve melekler ile Mert’ten bir puanlık hediye oldu bu maçın sonucu.
Halbuki normal şartlarda Beşiktaş berabere kaldığında iki puan kaybetmiş demektir. Kırk takla attık bu
defa tek bir puana.
Demir Ege henüz lig maçlarında dahi kadronun gediklisi değilken, deplasmanda böyle önemli bir maça
onunla başlamanın futbol mantığı ne idi hiç anlayamadım.
Yine değişmez kuralımız ve yok sayılan bir ilk yarı. Yirmi beş dakika içerisinde rakibin girdiği
pozisyonların gol olmaması gecenin en büyük şansıydı. Maçın başından itibaren avaz avaz bağıran
değişiklik ihtiyacı maçın dörtte üçü boyunca umursanmadı. En ufak müdahale yapmaksızın biz kadar
seyretti herkes, işin tuhafı belli ki bizim kadar rahatsız da olunmadı.
Grubun en zor maçı, dış sahası, bir puanı, ilk puanı diyerek balçıkla sıvanamaz son zamanların batan
güneşi.
Bir Mert, bir Gedson, bir Muleka harici takımın geri kalanı nerede ne için olduğunun dahi farkında
değil gibiydi. Teknik, taktik kadar motivasyon namına da çok şey eksikti. Elinde her zaman flaş
oyunculardan kurulu takım olmayabilir. Bunun faturası ayrı bir başlıkla başkana kesilir, o ayrı. Ama
sen Beşiktaş’sın, elindeki minimumla maksimumu sergiletmek zorunluluğun var. Sorumluluğun var.
Ve elbette, borç boğaza kadarken savrulan milyon eurolar. Bunların hepsi borç hanene yazar, taraftar
bu hesabı sahada iyi oyunla senden geri ister.
Dakika yetmişleri gösterene kadar bir hamle yapılmaması ve o dakikada yapılan hamle bu akşama
dair her şey kadar manasızdı. Sahadan en son ayrılması gereken adam en başta kenara alındı. Sonrası
bir tufan estirdi ki zaten on dakika geçti geçmedi, yetmiş yedi dakikadır direnen kalemize, beklenen
gol de böylece geldi. Gelen gol, az da olsa durulmaya yüz tutmuş Brugge’u tekrar ateşledi. Melekler
korudu, direkler korudu, büyük oyunuyla Mert korudu bu akşam Beşiktaş’ı. Başka da kimsenin
umurunda değil gibiydi. En azından buradan bizlere öyle göründü. Sonrasında takımın kralı bitime altı
dakika kala (ki bu detay çok önemli) oyuna girdi. Girmesiyle golünü atması bir oldu, beni kenarda ne
diye bu kadar beklettin der gibi.
Kendi ayağımıza taktığımız çelmeler yetmezmiş gibi bir de maç boyu hakem faktörü kuruttu iliğimizi
kemiğimizi. Vermediği kırmızı, sarı kartlar, fauller, ofsaytlar Süper Lig yönetimini aratmadı bütün
gece. Beşiktaş ya bu, nereye gidersek gidelim kaderimiz gölge gibi ilelebet peşimizde. Hakemin kötü
niyetlisi bu akşam da bırakmadı yakamızı.
Ve yangın başlamışsa bir yerde, oturup seyretmek kimi haddine? Bir şey yapmalı artık. Ne Trabzon
maçı gibi bir lig maçı görmek isteriz biz bir daha ne de Brugge’a karşı ne oynadığımızı anlayamadığımız
bir acizlik. Ne de böylesi şans bizi ikinci kez bu kadar kollar.
Söz konusu Beşiktaş ise umut bizim tek işimiz. Yarın milat olur belki diyerek devam edeceğiz ama
bugünü de kolay kolay unutulamayacaklar arasına yazacağız. Bir şey olmamış gibi devam edilemez,
çünkü edilirse bu maç temposunda başımıza çok daha kötüleri gelecek. Elde avuçta ne varsa, ne
yapılabilirse bu saatten sonra, herkes ayağa!