KONUK YAZAR | "Beşiktaş için metafor mu, analiz mi?"

KONUK YAZAR | "Beşiktaş için metafor mu, analiz mi?"

Konuk yazar Caner Bulut, önceki geceki Beşiktaş - Porto maçını ve Kara Kartal'ın Avrupa geleceğine dair fikirlerini kaleme aldı.

Ajans Beşiktaş - İnternetin bu kadar yaygın olmadığı, olsa da telefona bağlanan o kabloların rüzgardan nem kaparcasına bağlantı kopardıgı yılların 9 Aralık gecesi Beşiktaş’ın Gelsenkirschen’de evden uzakta Chelsea’ye 2-0 yenildiği anlarda televizyonun sağ altında küçük bir kare belirdi.

90+3’de Marek Kincl, Lazio kalecisi Peruzzi’nin boşa çıkmasını değerlendirip takımını üst tura taşırken, Beşiktaş’ı da UEFA Kupası’nda o yıl 2 Türk takımını eleyip şampiyon olacak Valencia’nın rakibi yapıyordu.

Aslında Beşiktaş dün gece 7.kez katıldığı Şampiyonlar Ligi gruplarında ilk kez gruptan çıkma aşamasına gelmiyordu. Bundan önce katıldığı 6 grup aşamasının beşinde (2001 hariç) son maçlara girildiğinde bir şekilde matematiksel olarak gruptan çıkma şansı vardı. O dönemdeki takımın üst tura çıkmayı haketmesinden mi, yoksa dramatik bir şekilde elenmiş olmasından mı bilinmez o gece hala hafızalardaki yerini korur.

O soğuk ve sevimsiz gecede 89. dakikada Lazio adına oyuna giren Sergio Conceicao önceki akşam akşam Dolmabahçe’de bu sefer farklı bir pozisyonda Besiktaş’ın rakibiydi. Meslektaşı Şenol Güneş daha önce 2 kez grup aşamasında son hafta takımını üst tura çıkarma şansını elde etmesine rağmen bunu başaramamıştı. Beşiktaş için seke seke yorulan çekirgeler Şenol Güneş için henüz tarife uygun sekilde 2 kere sekmişti. Geçen haftalardaki söyleşisinde Beşiktaş‘la doku uyuşmasından bahseden Şenol Güneş’in çekirgeleri de belli ki Beşiktaş ile birleşmişti.

Belki benim algıda seçiciliğim, fakat Beşiktaş’ın en dramatik maçları bugüne kadar hep Avrupa maçları oldu. Valerenga, Brugge, Malmö, Sporting Lizbon, Dinamo Kiev ve diğerleri. Beşiktaş’ın bugün geldiği noktayı anlamak ve anlatmak için çekirge metaforundan faydalanmak kolay ve güzel olurdu fakat Beşiktaş bunun ötesinde bir noktaya geldi.

Bunun en güzel kanıtı da önceki gün maçın bitiş düdüğünden sonraki soğukkanlılıktı, öyle ya yıllardır bu anı bekleyen taraftar ve geçen yıl büyük bir hezimetle turu elinden kaçıran futbolcular, sanki normal bir maç bitimi gibi hareket etti. Bize bunu alıştıran ise hem yenilgileri, hem galibiyetleriyle Beşiktaş’ın kendisiydi. Son 3 yıla baktığımızda Beşiktaş, Feyenoord, Liverpool, Tottenham, Napoli, Olimpiakos (10 kisi), Lyon, Porto, Leipzig, Monaco gibi takımları yendi.

Benfica, Sporting Lizbon ve Arsenal gibi bizim devamlı olmak istediğimiz yerlerde belli bir kültürü edinmiş takımlarla başabaş oynadı. Bundan daha da önemlisi bu takımlarla oynarken, elindeki oyuncular daha sonra Westham, Wolfsburg, Milan, Leipzig, Lyon, Stuttgart ve Shanghai yollarını tuttular ve dün gece Beşiktaş’ta maçı takip etmeye gelen scout listelerine baktığınız zaman önümüzdeki dönemde bu korelasyonların devam edeceğini görmek zor değil.

Sözün özü şu ki, Beşiktaş Avrupa takımlarıyla başarılı bir şekilde mücadele ediyor, onlar tarafından izleniyor ve onlara oyuncu satıyor. Bu 3 durum size hangi takımları hatırlatıyor? Beşiktaş Başkanı’nın ağzından her röportajında Avrupa Kupası istediğini okuyoruz. Beşiktaş tarihine baktığımızda bu yeni başlanan bir retorik fakat, Beşiktaş son yıllardaki yenilgi ve galibiyetleriyle bunun bir hayal olmadıgını ortaya koyuyor. Bir günde gelinen bir nokta olmadığı için önceki gece abartılı bir sevinç yaşanmadı, bir günde gelinen bir nokta olmadığı için Beşiktaş ile ilgili tarih yazdı değil, geleceği yazıyor deniliyor. Ve tam da bu yüzden metaforlar yerine analizlerin yapılması daha sağlıklı oluyor. Bu analizler sürekli yapıcı eleştirilerle ‘‘geleceği işaret“ ederse, günün sonunda belki kupa alamasanız da sürekli hayalini kurduğunuz yerlerde olursunuz.

Caner Bulut

 

Etiketler :