"Mucize gibi"
Milliyet Gazetesi yazarlarından Şansal Büyüka, Beşiktaş - Gençlerbirliği karşılaşmasını değerlendirdi.
Ajans Beşiktaş - İlk yarı biterken Beşiktaş’ın yüzde 73-27‘lik topla oynama üstünlüğü, her 10 saniyede bir geliştirdiği yeni bir atak vardı... Böyle bir ilk yarının golsüz bitmesi mucize gibi... Bırakın mucizeyi kaleci Fabri, biri Sessegnon’un iki olağanüstü top çıkartmasa, Beşiktaş ilk yarıyı yenik bile kapatabilirdi...
Top bu kadar fazla ayağında kalırken, 10 saniyede bir hücum edecek kadar rakibini boğarken, nasıl oluyor da gol atamıyorsun? Aslında o pozisyonları buldu Beşiktaş... Ancak gol olabilecek her şutta, her pozisyonda Beşiktaşlı oyuncular “karanava“ atınca, bu müthiş baskıdan kaleci Hopf‘u yere yatıracak tek pozisyon bile çıkmadı...
İki Babel, bir Atiba, bir Lens, bir kafa şutunda da Negredo çoğu pozisyonda golle sonuçlanan vuruşlar yaparken, bu defa çerçeveyi bile bulamadılar...
Şunu da kabul etmeliyiz: Quaresma yoksa, Beşiktaş’ın hücum zenginliği ciddi anlamda darbe yiyor... Q7 skorer değil ama ele avuca sığmaz bir oyuncu... Ne yapacağı belli olmayan, akışkan oyunda durdurulamayan, sağ gösterirken, sol vuran, rakip savunmanın dengesini darmadağın eden bir isim...
Beşiktaş ilk yarıda hep kenar toplarından gol üretmeyi beklerken, ikinci yarının hemen başında ilk defa savunmanın arkasına top atmayı düşündü ve Tolgay pası, Talisca tamamlaması ile uzunca süredir beklediği, aradığı golü buldu...
Gençlerbirliği savunması için üzüldüm... Özellikle ilk yarı için... Her 3-5 saniyede bir Beşiktaşlı golcüleri karşılarında buldular... Hücumcuları ileride top tutamayınca, pas yapamayınca Negredo, Talisca, Babel kâbus gibi Gençlerbirliği savunmasının üstüne çöktüler... Özellikle Pogba ve Alper bu baskıyı nasıl kaldırdı, inanamadım...
Beşiktaş’ın daha güvenli bir oyun için, daha yaratıcı, daha kolay üreten bir futbol anlayışı için dar alanda adeta “şapkadan tavşan çıkartan“ Oğuzhan‘ı çok acele forma sokması gerekiyor... Elbette bir de Quaresma ama, bu saatten sonra yapacak birşey yok... Tam da final haftalarına girmişken beş maç ceza almanın sırası mıydı?
Tamam tahrik var, kabul ama, Quaresma’nın hiç mi günahı yok! Bu ilk vukuatı mı? Tribünlerde dün akşam karşılaşmayı izlerken “keşke şu maçta ben de oynasaydım“ diye içinden hiç mi geçirmedi mi? Hiç mi pişmanlık duymadı...
Beşiktaş‘ın baskısında, coşkusunda, oyun disiplininde bir sıkıntı yok... Ama Beşiktaş‘ın final haftalarına girerken daha rahat üretmeye, birden fazlasını bulmaya, doğal olarak daha güvenli oyunlara ihtiyacı var... Gücünüz, kaliteniz ne olursa olsun, futbolun şakası olmaz... Tek gollü üstünlüklerle maçı götürerek bugün kazanabileceğiniz gibi, yarın kazaya da uğrayabilirsiniz... (Şansal Büyüka / Milliyet)