RÖPORTAJ | Şenol Güneş: "Benim üzerimden takımı yıpratanlar var"
Beşiktaş'ın Teknik Direktörü Şenol Güneş, Milliyet Gazetesi'nden Serdar Sarıdağ ve Atilla Gökçe'ye özel açıklamalarda bulundu.
Ajans Beşiktaş - Siyah-beyazlı hoca, Beşiktaş’la yeniden anlaştıktan sonra Başkan Fikret Orman’ın bilgisi dahilinde Türkiye Futbol Federasyonu ile görüştüğünü bildirdi, “İstesem o zaman Milli Takım için imza atabilirdim. Ancak daha önce iki takımı birlikte çalıştırmam demiştim. Ben bu konularda asla sözümden dönmem” dedi.
Süper Lig’de üst üste ikinci şampiyonluğun kazanıldığı Gaziantepspor deplasmanı sonrasıydı... Şenol Güneş, İstanbul’a dönüş uçağında ilginç ifadeler kullanmıştı... “Önemli olan Güneş sistemini bozmamak. Yıldızlar gelip, geçer” diyen Güneş sadece yönetime değil, tüm kamuoyuna mesajlar göndermişti.
Kısa süre önce bir İtalyan gazetesine verdiği röportaj ve geçtiğimiz günlerde katıldığı panel haricinde, Şenol Güneş’in bol mesaj içerikli demeçlerine bu sezon fazla şahit olamadık. Hocanın sessizliğini bozmak isteyen meslek büyüğümüz Attila Gökçe’nin, “Kalk evlat tesislere giderek Şenol Hoca’yı bir ziyaret edelim” telefonuyla, kendimizi bir anda BJK Nevzat Demir Tesisleri’nin kapısında bulduk.
Kulaksızoğlu farkı
Şenol Güneş’in yıllardır yanından eksik etmediği kadim dostu ve yardımcısı Mehmet Kulaksızoğlu Hoca her zamanki gülen yüzüyle karşıladı Milliyet ekibini.
Attila abiyi gören Mehmet Kulaksızoğlu, fırsattan istifade ederek ortak anılarını anlatmaya başladı. İddia ediyorum, Mehmet Kulaksızoğlu’ndaki anılar yazı haline getirilse, müthiş bir Türk futbolu biyografisi olur.
Dedik ya, Şenol Güneş’in sessizliğini bozarak, hocamızın ağzından o meşhur felsefi mesajlarını alma niyetindeydik. Fakat o bize, “Son dönemde biraz da susarak mesaj vermek istedim” yanıtını verdi. Odasında bizi ağırlayan Güneş, Edirne ziyaretinden getirdiği Kavala kurabiyesinden ikram ettiğinde, hocanın tatlı yiyerek tatlı konuşacağını uman Attila Gökçe “Nasıl yani hocam” tepkisiyle bu güzel sohbetin ilk kıvılcımını çakmış oldu.
‘Bunları aşmalıyız’
Gözlerinin içi gülen Şenol Güneş “Benim üzerimden takımı yıpratanlar var. Bu nedenle bu sezon biraz içime kapanmak istedim. Bu takımı yıpratmayı, Başkan Fikret Orman’ın konuşmaları üzerinden de yapıyorlar. Örneğin transferde yönetimle kavga etmişim gibi. Böyle bir şey olmadı ki. Elbette transferde fikir belirtmişimdir. Ama bu kavga demek mi? Mesela evdesiniz. Eşiniz diyor ki, çarşıya gidelim. Ama sen sinemaya gitmek istiyorsun. O çarşıya sen sinemaya gittin diye kavga mı etmiş oluyorsun? Diyorlar ki duyum aldım. Duyum ne demek? O zaman isim söyle. Antrenmanda hoca böyle dedi ama ben demedim. Bunları artık aşmak zorundayız” diyerek, röportaja umduğumuzdan da hızlı başlamış oldu.
Sezon başında A Milli Takım için TFF’den aldığı teklifin perde arkasında neler yaşandığı da hem benim hem de Attila Gökçe’nin en çok merak ettiği konulardan biriydi. İyi ki bu soruyu sormuşuz çünkü içinden herkesin ilgisini çekebilecek önemli detaylar çıktı.
‘Olan bana oluyor’
Güneş, “İstesem Milli Takım için imza atabilirdim” diyerek başladı sözlerine. Kulüplerle sözleşmelerini genelde 1 yıllık yaptığını hatırlatan Güneş, “Çünkü uzun süreli mukavele olunca Türkiye’de sıkıntılar çıkıyor. Hep cambaza bak diyoruz. Asıl yabancı sorunundan daha çok bu tür sorunları konuşmak lazım. Mukavelenin sonunda bir yıl uzatma var. Onun uzatılma şeklinde sıkıntılar oldu ama olsun bunlar gelip geçti. Başkan ile o kadar yakınım ki hemen unutulup, gidebiliyor. İş konusunda görüş farklılıklarımız olabilir. Sözleşmeyi imzaladık fakat medyada gideceğim söylendi. Biri gidecek diyor diğeri gitmeyecek diyor, aralarında kavga ediyorlar ve olan bana oluyor” diye konuştu.
Siyah-beyazlı hoca şöyle devam etti: Ben Beşiktaş’a imza attım. Aradan bir ay geçti. Uygulanması gereken bazı prosedürlerin ihmal edilmesi nedeniyle tekrar imza atmam gerekti. Ben de o arada A Milli Takım için TFF Başkanı Yıldırım Demirören ile görüşüyordum. İstesem o zaman Milli Takım için imza atabilirdim. Ama ben öyle bir adam mıyım? Beni tanımamışlar mı? Asla bu konularda sözümden dönmem. Daha önce iki takımı birlikte çalıştırmam demiştim. Bu görüşmeyi de başkan söyledi, git görüşme yap diye. Madem bir konuyu bilmiyorlar bari sussunlar” diyerek bu önemli konuya açıklık getirdi.
‘Herkesin rehberiyim’
“Ben takımdaki herkese rehberlik yapıyorum. Oyunculara karakterinden, hayatına kadar ne lazımsa yardımcı olmaya çalışıyorum. Robin van Persie’yi neredeyse biz alıyorduk. Başkan’ın sonunda almaması en iyi işlerinden biri. Transfer işte böyle bir şey.”
Heykeltıraş gibi futbolculardaki fazlalıkları aldığını dile getiren Şenol Güneş, Ricardo Quaresma’nın performansıyla ilgili sorumuza da yanıt verdi.
“Ben takımdaki herkese rehberlik yapıyorum” diyen Güneş şöyle devam etti:
“Oyunculara karakterinden hayatına kadar ne lazımsa yardımcı olmaya çalışıyorum. Quaresma ben istediğim için alınmadı. Bana sordular. ‘Oyuncu olarak alın. Ben tanımıyorum siz daha iyi tanıyorsunuz’ dedim. ‘Ama davranışlarından dolayı kadro dışı kalırsa bana neden sormayın’ dedim. Balotelli’yi sordular istemedim. Bazı transferlerde risk olabilir. Negredo’da da olabilirdi. Örneğin Robin van Persie... Oyunculuğu asla tartışılmaz. Neredeyse biz alıyorduk. Başkan’ın sonunda almaması belki en iyi işlerinden biri. Transfer işte böyle bir şey. Lens’i alırken ekonomik ve teknik durumlarına bakılır. Bunları konuşurken oyuncuya karşı olunmuş anlamı çıkmaz. Lens olsun Negredo olsun iştahını görmeliyim. Yeteneğini biliyorum ama yetenek ve istek birleştiğinde oyuncu daha iyi oynar. Bazı oyuncular da çok oynadıkça monotonlaşabilir.”
Şenol Güneş sözü daha sonra kulüplerin ekonomisine getirdi. Her şeyin daha iyi olması için çaba sarf ettiğini belirten Güneş, “Daha önce Beşiktaş ile adım geçiyordu. Biliç’ten, Samet Aybaba döneminden önce olsun Ahmet Kavalcı zamanında olsun Tamer Kıran dönemi olsun. Şimdi buradayım. Abdülkadir Orman... Allah rahmet eylesin. Başkan’ın babası. O dönemlerden tanışırdık Fikret Orman ile. Bana ‘abi’ derdi. Ama şimdi iş yapıyoruz. O başkan, ben de hocayım. Düzeni bozmak kolay. Başkan’la sorunlarımız olmadı ama sıkıntılar oldu. Neden? Her şey daha iyi olsun diye. Tabi ki en iyi oyuncuların alınmasını isterim ama ekonomiye göre davranmak lazım. Bu tür görüşmelerden haberler çıkıyor. Ben kimseyle görüşmedim ama öyle bir çıkıyor ki gerçekten bir gazeteciyle görüştüm mü diye şüphe ediyorum kendimden! Benim en çok istediğim, futbolcuların ödemeleri zamanında olsun. Ekonomiyi en çok düşünen bizim Başkan... Sistemin oturmasını çok isterim. Ben Başkan ile ilgili olumsuz düşünmem” diye konuştu.
‘Çürük elmaları ayıklarım’
“Caner’i ben kadroya almadım. Hareketlerine kızıyoruz fakat ondan hemen vazgeçemeyiz. Çağırır, konuşurum. Elmaları temiz tutmak benim görevim. Ne yaparım gerekirse, çürük elmaları ayıklarım.”
Röportaj sırasında sohbetimizin yönünü değiştirmek için konuyu hocanın beklemediği bir anda PFDK’nın 6 maç ceza verdiği Caner Erkin’e getirdik.
Daha sözümüzü bitirmeden ne sorulacağını anlayan tecrübeli teknik adam, “Monaco maçı öncesi Caner’i ben kadroya almadım. Ama beni kimse aramadı. Çünkü tek karar verici benim! Bana kulüple ilgili bir şey sorulduğunda ‘niye bana soruyorsunuz’ derim. Caner’in hareketlerine kızıyoruz. Ama ondan hemen vazgeçemeyiz. Çağırır, konuşurum. Elmaları temiz tutmak da benim görevim. Ne yaparım gerekirse, çürük elmaları ayıklarım. Caner’i kadroya almadım, herkes yöneticilere soruyor. Bana sorun, o kararı alan benim. Ama öyle yapmıyorlar” dedi.
‘Soru değerindir’
Şenol Güneş basın toplantılarında futbolla, oyunla ilgili sorular duymak istediğini de dile getirdi.
Siyah-beyazlı çalıştırıcı, “Maç öncesi veya maç sonu yaptığımız toplantılarda soru futbola olacak bana değil. Sen, benle hesaplaşmaya geliyorsun. Biz hep kişilerle uğraşıyoruz. Halbuki önce o adamın işine bakacaksın. Soru senin değerindir. Dünya Kupası’na gidiyorum. ‘Bununla olmaz’ diyorlar. Gittim, bu kez de ‘Neden daha iyisini yapmıyorsun...’ Onu ben söyleyebilirim çünkü onun için oradayım. Dünya Kupası’nda Avrupa takımı çıkmamış, ben mi çektim fikstürü? Biz, Dünya Kupası’nda üçüncü olduk, ama Dünya üçüncüsü olmadık. Daha iyi sonuçlar aldık ama bazı ülkelerden iyi olamıyoruz. Bunu yapmamız gerek” diye konuştu.
‘Eleştirebiliriz fakat saygısızlık edemeyiz’
Şenol Güneş, A Milli Takım Teknik Direktörü Mircea Lucescu ile ilgili görüşlerini de paylaştı.
Beşiktaş’ın hocası, “Lucescu’yu tartışmaya gerek yok ancak adamı kendi kafamızda bir yere oturtmaya çalışıyoruz. Eleştirebiliriz ama saygısızlık edemeyiz. Herkes sorunları söylüyor ama kimse çözüm ortaya koymuyor. Aslında çözüm söylemek isterken yine sorun yapıyoruz. Akvaryumdaki o kirli suyun içindeyiz hepimiz. Bir kirlenmişlik var. Mesela adam bir haber yapmış, takımı dağıtmış, haber doğru ama haberi almayı gurur meselesi yapıyor. Üçümüz buradayız şu elimdeki televizyon kumandası yok. Üçümüz şüpheli miyiz? Evet. Gazeteci kaynak söylemez doğru fakat böyle bir durumda herkes şüpheli konuma düşüyor” ifadelerini kullandı.
‘Tamer’i çok severim ama’
Şenol Güneş iki yıl yardımcılığını yaptıktan sonra Göztepe’nin başına geçen Tamer Tuna’nın yerine yeni bir ismin getirilmemesiyle ilgili eleştirilere de cevap verdi.
Beşiktaş’ın teknik patronu, “Göztepe maçından sonra bir espri yaptım. ‘Yanıma değil, yerime biri lazım’ dedim. Ligdeki her kötü sonuçta bu yardımcı meselesi konuşulursa, benim yanımdaki yardımcılarıma ayıp edilmiş olunur. Ben Tamer’i çok severim ama benim çok uzun yıllara dayanan antrenörlük kariyerimi nasıl yok sayarlar. Bir keresinde Ali Şen söylemişti. Bir panel vardı oraya gitmiştik. O gün de Trabzonspor maçı var. Bursaspor 3-2 yenmişti. Sayın Ali Şen, ‘Gördün mü bak sana yapılan haksızlıkmış’ dedi. Ben ise ‘Başkan, Trabzonspor yenseydi bana yapılanlar haklı mı olacaktı? Bu bakışı değiştirelim o zaman daha çok futbol konuşabiliriz’ demiştim” ifadelerini kullandı.
‘Benim tek işim futbol’
“Başarısızlıkta kim küfür, eleştiri ve hakaretlerin hedefi oluyorsa başarı da onundur. Benim dönemimde futbolculara kız verilmezdi. Ahlaksız ya da serseri denilirdi. Futbol o kalıplardan çıktı ama hâlâ futbolun içinde ahlaksızlık ve serserilik yapanlar var. Ben 50 yıldır bu işin içerisindeyim. Her zaman birinci işim futbol olmuştur. Eskiden futbolcular, antrenörler, hakemler ve medya işin içerisindeydi. Günümüzde artık yeni birimler de bu işin içine girdi. Psikologlar, halkla ilişkiler uzmanları, diyetisyenler ve mentorlar girdi.”
“Başkan Fikret Orman ile de konuştuk. ‘Biz, Barcelona ve Bayern Münih gibi takımları geçmeye çalışalım’ dersek yanlış olur. Biz önce kendimizi aşmalıyız. Gruptan çıkmalıyız. Trabzonspor’da son anda kaybetmiştik. Geçen sene de yine son anda kaybettik. Bu sene bu fırsatı kaçırmak istemiyorum.”
Şenol Güneş’le yaptığımız röportajın ikinci bölümünde Şampiyonlar Ligi’ndeki hedefleri konuştuk.
Dört maçta 10 puan toplayarak gruptan çıkmaya çok yaklaşmalarına rağmen temkinli ifadeler kullanan Güneş, “Başkan Fikret Orman ile de konuştuk. ‘Biz, Barcelona ve Bayern Münih gibi takımları geçmeye çalışalım’ dersek yanlış olur. Biz önce kendimizi aşmalıyız. Gruptan çıkmalıyız. Trabzonspor’da son anda kaybetmiştik. Geçen sene yine son anda kaybettik. Bu sene bu fırsatı kaçırmak istemiyorum. Onun için hâlâ dikkatli yaklaşıyorum. Önce gruptan çıkmalıyız. Ondan sonra bir çizgi çizeriz. Avrupa’da oyunumuzun ne olduğunu görmeliyiz. Ama en önemlisi takım olarak ülkemizi temsil ettiğimizi göstermeliyiz. Bir marka değeri olarak gözükmek, Beşiktaş için başarıdır” yorumunu yaptı.
‘Real’le eşleşirsek’
Şampiyonlar Ligi ve ligi birlikte götürmenin gayreti içinde olduklarını kaydeden siyah-beyazlı hoca sözlerine şöyle devam etti:
“Ben neden maç seçeyim? Ben oyuna bakarım. Porto maçı ile herhangi bir lig karşılaşması ne bizde ne de medyada aynı olmaz. Bir de maç kritik ise her şey farklı olur. Gruptan çıktın kurada Real Madrid ile eşleştin. O maçın havası tabii ki çok daha farklı olur. Ligde de söylememe gerek yok Beşiktaş her zaman şampiyonluk yarışında genetik olarak var. Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor yarışta değil diyebilir misiniz? Şu an için Başakşehir de şampiyonluk yarışı içinde. Bunlardan biri şampiyon olunca öbürleri kapanacak mı? Heyecan olmalı ama baskı olmamalı. Benim için değil yeni antrenörler için bu baskı olmamalı.”
Şenol Güneş yıkıcı eleştirilerin değil, aşırı övgülerin de kişilere ve Türk futboluna zarar verdiğini ifade etti.
Deneyimli teknik adam, “Bir keresinde bir milli maçımızda basın tribünündeydik. Bana o gün ‘2002 daha güzeldi’ dediler. Ben de ‘O zamanlar sahada kim vardı’ diye sordum. Bana ‘Sen vardın’ dediler. Ama beni o zaman yok saydınız. Eğer sen benimle konuştuğunda benim bir eksikliğim varsa her zaman bende değil, kendinde de bunu aramalısın. Birilerinin beni övmesinden de rahatsız olurum yıkıcı eleştiriler yapmasından da. Ama en çok övmelerinden rahatsız olurum. Elbette güzel şeyler söylenir. Ama saçı olmayan bir adama ‘Ne güzel saçın var’ gibi şeyler söylenir mi? Beni sen değil, ben yönetirim. Buna asla izin vermem. Bana başkası sa dece fikir verir. Ben bana aitim. Beni değiştirmeye çalışma” diye konuştu.
‘Messi, Neymar bize uymaz’
“Biz her sene değişiyoruz. Yeni bir takımız aslında. Alanya da yeni takım, çok iyi oynuyor. Defansa 2-3 adam koy belki şampiyonluğa bile oynar. Ben ne Neymar, ne Messi, ne de Suarez’i isterim. Bize uymaz. Bizim yapımıza uymaz.”
Beşiktaş’ın geride kalan yaklaşık 2,5 yılda yaşadığı dönüşümü sorduğumuz Şenol Güneş, kadroyla birlikte oyunda da bazı değişiklikler olduğunu söyledi.
Siyah-beyazlı hoca, “Biz her sene değiştik. Yeni bir takımız aslında. Alanya da yeni takım, çok iyi oynuyor. Defansa 2-3 adam koy belki şampiyonluğa bile oynar. Ligde puan açısından baraj düşebilir, bakarsız biz olalım ya da başka takımlar seri yapabilir. Her zaman bu seri olabilir. Gençlerbirliği maçı cuma günü oynandı, Akhisar maçı da cuma oynanacak. Milli takım haftalarında maçtan bir gün önce gelenler oluyor. Grip olanlar var. Ankara’da Babel gripti. Onunla başlamak istemedim. Bir de o hafta antrenmanda Lens ve Negredo çok iyi çalıştılar. 10 kişi bile maçı alabilirdik ama kaybettik. Lens ve Negredo’yu oynatmasam yoldan gelenleri oynatsam, daha kötü olabilirdi. Tosic bu hafta Çin’den gelecek. Neyse ki bu hafta maç evimizde. Milli arayı nasıl iyi değerlendireyim? 10 tane oyuncumuz yok. Milli takımlar tartışılmalı. Adam 250 milyon euro vermiş Neymar’a ama milli takımda oynatıp sen kazanıyorsun. Milli takım maç sayısı azaltılmalı. Futbol ticaret olmuş herkes bu işin sırtından geçiniyor” dedi.
Beşiktaş’ın kendi kadro kalitesiyle hedeflerine koşması gerektiğini de kaydeden Güneş, “Neymar’ın maliyeti vergilerle birlikte 500 milyon euro olmuştur. Neymar’ı hoca mı aldı, hayır yönetim aldı. Kötü hoca mı o zaman? Ben ne Neymar ne Messi ne de Suarez’i isterim. Bize uymaz. Bizim yapımıza uymaz. Messi’yi istiyorum dedim Bursa’da. Başkan’a sordular ‘Yarın görüşmelere başlıyorum’ demişti” ifadelerini kullandı.
‘Fellaini’yi konuşmam’
Şenol Güneş’i yakalamışken transferde ismi geçen Fellaini’yi de sorduk ama hoca baştan yüzünü buruşturdu, cevap vermek istemediğini belli etti. “Fellaini için konuşmam” diyerek sözlerine başlayan Güneş şunları söyledi: “Çünkü benim olmayan bir oyuncu. İyi bir oyuncu ama elimde olmayan bir oyuncu. Ben elimde olanlar hakkında konuşurum. Transferde, teknik, idari ve ekonomik unsurlar vardı. Teknik benim görüşüm. Bunlar bir araya gelmeden transfer yapılmaz. Elbise almıyoruz. Yönetim de bu şekilde istemez. Monaco’nun beş forveti var. Son maçta dördü sahada yer aldı. Biz diyoruz ki ‘Monaco’dan daha iyiyiz.’ Hayır sadece onları yendik. Bu ufkumuzu daha da genişletmeliyiz.”
‘Tosic kendi sınırlarını zorluyor’
“Süper Lig’de takımlarımız bir maçtan 2 milyon lira kazanıyor ama alt yapıya 2 milyon lira verilmiyor. Tosic’e çok para verilmiyor ama 20 milyon euroya transfer edilen vatandaşı Maksimovic yedek. 20 milyonu orada görmüyorlar mı? İşte buraları düzeltmek lazım. Bu kadar paraların döndüğü ligde daha iyi bir oyun çıkmalı. Tosic sınırın üstünü zorluyor, senin yeteneğin var ama sen zorlamıyorsun kusura bakma o zaman. Mesela Maksimovic’in yerine Atınç’ı isterdim. Uzun boylu ve hızlı. Sakatlandığı için yazamadım Şampiyonlar Ligi listesine. Tabii ki hataları var ama onları düzeltebilir. Kazanmamız gereken bir oyuncu, kazanırsak kar ederiz.”
‘Quaresma’yı mı keselim’
“Andreas Beck son anda gitti. Kararı kendisine bıraktım. Marcelo niye gitti? Mali kriterler nedeniyle. Beck’in duruma da böyle. Teknik olarak kaybım var ama bir şey diyemem. Çünkü kulübün de paraya ihtiyaçı var. Ben orta sahama inanıyorum. Medel tecrübeli iyi bir oyuncu. Lens, Negredo ve Medel’de olumsuz değilim. Ee niye oynatmıyorsun diyorlar o zaman Quaresma’yı keselim! Maç kötü bitse neden Quaresma’yı oynatmadın diyecekler. Bunun üzerinden yönetime ve bana vurmak doğru değil.”
‘Cenk Tosun iyi oldu’
“Hücumda Cenk Tosun bu sene çok iyi oldu. Mücadelelere giriyor, kafaya çıkıyor, top saklıyor ve daha da üstüne koyacaktır. Futbol bir okuldur. Bizdeki her oyuncu bu konuda çok iyi ve çok çalışkan. Negredo, Lens ve Medel artık gülüyorlar. Medel kilo verdi. Önceden kendiyle dövüşüyordu fakat şimdi daha farklı. Kolay değil tabii ki. Uyum dönemini atlattı sayılırlar. Şimdi bazı liglerde uygulanmaya başlanacak. Lig başlamadan takımlar transfer çalışmalarını bitirmiş olacak. Bence çok doğru bir şey. Futbolda yenilikler böyle olmalı. Ben her zaman transferlerin kamplara veya sezon öncesine yetişmesini isterim.”
‘Genç oyuncuyu kiralık almam’
“Ben daha önce Talisca ile Aboubakar’ın yöntem olarak yanlış transfer olduğunu söylemiştim. Neden, çünkü ben kiralık genç futbolcu almam. Ama yaşlı oyuncu alırım. Yetenek olarak demiyorum. Bakın Aboubakar gitti. Demek istediğim bu. Abobukar burada çok mesafe almıştı. Hem kiralık oyuncuları oynatmak hem de senin kadrondaki oyuncuların değerini korumak çok zor bir şeydir. Aboubakar’ı devamlı oynatsaydık Cenk’i bitirmiş olacaktık. Aboubakar’ı biz bu seviyeye getirdik. Cenk-Aboubakar-Babel ve Demba Ba. Bizim forvet hatımız buydu. Forvette böyle bir değişim yaşadık.”
‘Aslında forvettim’
“Ben bugün olsa kendimi kaleci yapmazdım. Çünkü fizik olarak müsait değilim ama o günün koşulları farklıydı. Ben zaten forvettim. Mahalle maçlarında abim santrafora geçtiği için beni kaleye koyarlardı ve izleyenler çok beğendi. Antrenmanda kaleye geçmez, önde oynardım. Benim tavrım serttir. Bazen kendime çok kızıyorum.”
‘Çupi çok farklıydı’
“Eskiden basınla ilişkiler çok daha farklıydı. Örneğin İslam Çupi çok farklı bir isimdi. O Fenerbahçeli, ben Trabzonsporlu. Buna rağmen çok iyi anlaşırdık. Eleştirileri çok iyiydi.” (Milliyet/Serdar Sarıdağ-Atilla Gökçe)