Şansal Büyüka: "Niye bu baskıyı yedik?"
Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi çeyrekfinal rövanş karşılaşmasında Lyon'a penaltı atışları sonucunda 7-6 yenilerek elendi.
Ajans Beşiktaş - Milliyet gazetesi yazarı Şansal Büyüka, Beşiktaş - Lyon maçını bugünkü köşesinde değerlendirdi:
Beşiktaş’ın Avrupa kupalarındaki en iyi maçlarından biri değildi hiç kuşkusuz... Ancak Lyon’a orta sahayı bu kadar teslim etmişken, son yarım saatte müthiş bir baskı yemişken yine de “şans kapıyı iki defa çaldı...“ Bitime sadece 4 dakika kala, Babel kaleye sadece üç- beş metre mesafede ve önünde seken topu üstelik rakip kaleci Lopes yerdeyken ağlara gönderebilse, tarih yazılmış, Beşiktaş büyük ihtimalle yarı finale çıkmış olacaktı... Hadi Babel‘i geçtim...
Beşiktaş‘a bu maçta iki altın gol kazandıran “mucize adam“ Talisca uzatmanın ilk bölümünde attığı gollerden çok daha rahat bir pozisyonda topu filelerle buluşturabilse, yarı final gene Beşiktaş‘ın avuçlarında olacaktı... Yapamadık, atamadık, turu kopartıp alamadık... Açıkcası uzatma bölümü başlayınca penaltı umuduna sarıldığımı söylemeliyim... İlk maça olumsuz anlamda damga vuran kaleci Fabri‘nin bu maçta yaptığı mucize kurtarışlara, penaltı atışlarında yenilerini ekleyeceğini ve elleriyle Beşiktaş‘ı yarı finale taşıyacağını düşündüm, inandım, her futbolsever gibi buna kendimi hazırladım... Ama olmadı... Hesabı iki stoper Tosiç ile Mitroviç bozdu... Bu kadar yavaş, bu kadar göstere göstere penaltı atmaları, günün bir başka başarılı kalecisi Lopes için inanılmaz bir fırsat oldu... Biz turu Fabri‘nin ellerinden beklerken, tur Tosiç ve Mitroviç‘in ayaklarından çıkıp Lopes‘in ellerinde eriyen kurtarışlarla Lyon‘un oldu...
Kaleci Lopes demişken, Cenk‘in dört mutlak tehlikesini önlemesi inanılmazdı... Cenk‘in mücadelesi de öyle... Adeta “ölümüne“ oynadı... Sadece hücum edip tehlike yaratmakla kalmadı, Lyon‘un kullandığı duran yüksek topları, iki stoperi Tosiç ile Mitroviç‘den daha fazla karşıladı... Allahı var, Tosiç de dağınık olmasına rağmen “canını dişine takıp“ oynadı ama o penaltı kaçtıktan sonra neye yarar...
Benim anlamadığım, Beşiktaş‘ın orta alanını birinci dakikadan, uzatmanın son dakikasına kadar Lyon‘a teslim etmesi oldu... Oysa Beşiktaş‘ın hiçbir Avrupa maçında bu anlayışı görmedik... Nitekim Lyon, açık konuşmak gerekirse Beşiktaş ‘ın kaçırdıklarından çok daha fazlasını kaçırdı. Hatta son dakikada Lacazette’in üst direkte patlayan şutu, bir karış aşağıdan gitse, bu defa biz uzatmayı bile göremeden elenecektik...
Niye bu baskıyı yedik... Takımın defansif anlamdaki “herşeyi“ Atiba, en fazla görünmesi gereken maçta belki de enaz görünen adamdı... Oğuzhan etkili olamadı, Talisca daha çok hücumda kalınca, orta sahada geniş boşluklar oluştu , Lyonlu oyuncular en ufak bir dirençle karşılaşmadan Beşiktaş ceza alanının içine kadar gelebildiler...
Biliyorum, bugün herkes “yazık oldu“ diyecek... Finale bir adım kalmışken, Beşiktaş büyük bir şansı yakalamışken, sezon başından bu yana finali çok fazla hak etmişken “yazık oldu“yu bile az bulurum... Beşiktaş kalitesiyle, seyircisiyle, yönetimiyle bu finali gerçekten hak etmişti... Ama futbolda her zaman hak edenler kazanamıyor... Bir maç, bir yanlış, bir penaltı, bir sezonunuzu götürebiliyor... Beşiktaş‘ın başına gelen budur... “Aldırma Kartal“ diyeceğim ama gel de aldırma...