Sessizlik İkrardan Gelir

Bu sezon Beşiktaş’a karşı, şimdiye kadar görülmemiş bir şiddette, haksızlık yapıldığı herkesin malûmu. Bu haksızlıklara taraftar baş kaldırıyor, eski hakem hocalarının bazıları karşı çıkıyor, hatta bazı rakip takımların başkanları bile isyan ediyor ama Beşiktaş yönetimi ısrarla sessizliğini koruyor.

Bu büyük sessizliğin bir nedeni olmalı…

Sezon başında, futbolun ‘derin yönetimi’ niyetini belli etmişti. Sergen Hoca çok zekidir; bu oyunların derhal farkına vardı. Bu tezgâh karşısında tek başına kaldığını fark edince de istifa etmek zorunda kaldı.

Beşiktaş başkanı sezon başında hakemlerle ilgili çok sert demeçler verdi. Masaya yumruk vuracağını, ortalığını yakıp yıkacağını söyledi. Ama derin futbolun temsilcileri bildiklerini yapmaya devam ettiler. Üstelik bu hakem hataları, ligin ‘şampiyonu’ belli edilinceye kadar devam etti.

Hakemlerin önemli bir bölümünün yanlış kararları için ‘hakem hatası’ demek doğru olmaz. Zira bu hakemler uluslararası maçlar yönetiyor ve bu maçlarda benzer ‘hataları’ yapmıyorlar. Demek ki ne futbol bilgileri zayıf ne de tecrübesizler.

Öyleyse hakemlerin böyle korkusuzca davranmalarının sebebi nedir?

Beşiktaş yönetimi sorunun merkezine hakemleri koyarak büyük bir yanlış yapmıştır. Hakemlerin, arkalarında kendilerini destekleyen bir güç olmadan, kendi başlarına böyle bir yola girmeleri mümkün değil. Beşiktaş yönetimi o dönemde, (en iyimser yorumumla) bu gücü göremedi. Bu güç sadece MHK’dan ibaret değildir. Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu, PFDK ve Tahkim Kurulu gibi kurumlar da sonuca etki edici kararlar alabilmektedirler. Bu kurulları Futbol Federasyonu Genel Kurulu seçmiyor; Federasyon başkanı seçip, yönetim kuruluna onaylatıyor. Dolayısıyla genel kurulun iradesi ile göreve gelmiyorlar.

Beşiktaş yönetiminin savaş açması gereken kurum MHK değil, var olan sistemin kendisi idi. Ahmet Nur Çebi, Kulüpler Birliği başkanı iken, bu konuda hem üç büyüklerin hem de Anadolu takımlarının desteğini alabilirdi. Ancak hiçbir girişimde bulunmadı.

***

Trabzonspor’un alenen kayrıldığı ve Beşiktaş aleyhine yapılan hataların ayyuka çıktığı dönemde, Beşiktaş başkanının geçmişte Trabzonspor ile ilgili verdiği bir röportaj gündeme geldi. O dönemde bu röportaj ile ilgili çok net bir yanıt vermedi. Bu yüzden bu röportajın yankısı da büyüdü. Oysa o dönemde akılcı bir halkla ilişkiler faaliyeti ile bu olayın yankılanması önlenebilirdi. Böyle bir faaliyet yapılmadı ya da yapılamadı, diyelim.

Trabzonspor’a ‘şampiyonluğa’ giden yolda, hemen her maçında, lehlerine hak etmedikleri kararlar verildi. Beşiktaş yönetiminin rakiplerinin tüm maçları hakkında yorum yapmalarını beklemiyorum ama en azından Trabzonspor’a karşı oynanan maçlarda yapılan haksızlıklar gündeme getirilebilirdi. Bu konuda da suskunluk devam etti. Maalesef, bu maçlarla ilgili yapılan haksızlıkları dile getirmek Ali Koç’a düştü!

Futbol kulüpleri yönetimleri diplomatik taktiklerle faaliyet sürdürmek zorundadır. Aynı uluslararası arenadaki devletlerin, kendi çıkarlarına göre, dönemsel olarak ittifaklarını değiştirmeleri gibi…

Son günlerde Ali Koç’un, Trabzonspor’a ve Federasyon’daki Trabzonspor’un etkili lobisine karşı savaş açması, desteklenmesi gereken bir konudur. Ali Koç’un, Beşiktaş’a karşı yapılan haksızlıkları gündeme getirmesi, Federasyon’a karşı mücadelede ittifak arayışından kaynaklanmaktadır. Beşiktaş’ın, Fenerbahçe ve Galatasaray ile bu konuda ittifak kurması üç kulübün de lehinedir. Böyle bir ittifaka, iktidarın kontrolünde olmayan Anadolu kulüplerinden de destek gelebilir.

Öncelikle TFF’nin MHK, PFDK, Tahkim, Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu gibi organlarını, TFF Genel Kurulunun seçmesi sağlanmalıdır. Zira lobiler bu kurulların oluşmasını sağlıyor ve istedikleri gibi yönlendiriyorlar. Nihat Özdemir gibi bir atanmışın bile bu kurullarla baş edemeyip, istifa etmesi bu yüzdendir.

***

Trabzonspor’un son maçında yaşanılanlar ciddi disiplin cezaları gerektirmektedir. Bu konuda en çok ağzı yanmış kulüp Beşiktaş’tır; 2012-13 sezonunda oynanan Galatasaray maçında, taraftarın sahaya girmesinden dolayı 3-0 mağlup ilan edilmiştir. Trabzonspor ile Antalyaspor arasında oynan maçta ise daha beteri yaşanmış ancak Trabzonspor PFDK’ya dahi sevk edilmemiştir.

Bu konuda mağduriyeti olan Beşiktaş’ın yönetimi konuşmazken, bu mağduriyetin FB başkanı Ali Koç tarafından gündeme getirilmesi, bir Beşiktaşlı olarak, beni üzmekte ve bende camiamın sahipsiz kaldığı duygusu yaratmaktadır.

Sayın Nur Çebi’ye bir iletişimci olarak tavsiyem şudur; nedeni ne olursa olsun, Trabzonspor’a hediye edilen şampiyonluğa ses çıkartmamak, yazının başında bahsettiğim röportajın doğru olma izlenimini doğurmaktadır. Bir Beşiktaş başkanı, bu konuda en ufak bir tereddüde bile fırsat vermemelidir. Hele ki seçimli genel kurul yaklaşırken, bu sessizlik, başkanın yeniden seçilme ihtimalini de oldukça zayıflatır.

Benden söylemesi…

Önceki ve Sonraki Yazılar