Dilvin Gerçek
Üç gün önce, üç gün sonra!
Ajans Beşiktaş - Beş farkla gol yemeden bitirebileceğimiz maçı, beş dakika uzatmayı bir dakika geçe yenilen golle berabere bitirdik. Son maçta, baştan itibaren gösterdiğimiz laubalilik, bu maçta, attığımız üç golden sonra geldi. Sanırım gecenin en başarılısı, hedefine binaen, Palabıyık’tı! Sondan başlayayım bu defa; iyi bir golcüye ihtiyacı olmasına rağmen, Beşiktaş’ın Balotelli’yi tercih etmeme sebebi işte tam olarak buydu. Ne çok acı çekmişsin istenmediğin için. Ne kadar uzun zamandır kocaman bir kin gütmüşsün meğer. Sen bu kadar iyi bir geçmişe sahip ol kariyerinde, sonra A. Demirspor’a transfer ol da yedekten girip attığın gol sonrası, Beşiktaş’ın yedek kulübesine karşı haddini bu denli aş! Sevinç bunun neresinde? Neresinde olduğu çok belli de o halde amacın ne?
En baştan adım adım başlamak gerekirse maça, başlama düdüğü öncesi adım atıldığı an sahaya, 0-1 geride başlıyoruz zaten bu zeminle. Bu kadro genişliğinde henüz altıncı haftada bu kadar ciddi sakatlığımız varsa, her hafta üzerine eklene eklene, bunun acil çözümü lazım artık, göz göre göre oluruna bırakmak yerine. Bastıkça altından kum fışkıran bu tarlamsı çimde siz oynatmaya devam ettikçe, biz de söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Kimsenin, emekleri çöpe atmaya, okyanusu geçerken takımı derede boğmaya hakkı olmadığını düşünüyorum. Bu duruma lütfen acil bir çözüm!
İyi / kötü belli başlı futbolculardan söz etmek gerekirse; takımın büyük isimlerine karşın, bu sezonun en parlak yıldızı Rıdvan olacak. Durduğu yerde geriye gidenlerin aksine; form tuttukça çalışan, çalıştıkça daha da emin adımlarla yerini sağlamlaştıran Rıdvan. Bunca yıldızın arasında her maç sonrası kendinden övgüyle, hayranlıkla bahsettirmek her yiğidin harcı değildir. Yolundan hiç sapmadan bu disiplinle devam et, sen bizim en gerçek geleceğimizsin. Oğuzhan’ın son senesi bu artık. Yeteneği öyle derin ve biz bunu o kadar iyi biliyoruz ki; artık eski maçlarıyla avunmak, eskiye döndüğünü umut etmek değil, eskiye dönüşünü kutlamak istiyoruz. Hani derler ya o golü ben bile atardım diye; işte Pjanic ve Josef’in yanında ben bile oynarım diyesi geliyor insanın, Oğuzhan mı oynamasın?
Daha mı oynamasın artık? Oğuzhan’ın bugün kendi fitilini ateşlediğini düşünüyorum, düşünmek istiyorum. Bugün iyi gördük, yıllardır kaybettiği o istikrarı da dört gözle bekliyor, artarak devamını bekliyorum. Gel gelelim; bir tanesi düzeliyor derken, diğerinin her geçen maç irtifa kaybedişini izlemekten yoruluyoruz onca iyi içinde. Bu yoğun maç trafiği içinde hiçbir as oyuncumuzu kenara alamayacak mıyız biz? İçimiz rahat, “Oh, Töre girdi” diye sevinemeyecek miyiz? Gökhan Töre henüz niyet edip niyet eyleyemedi mi top oynamaya? Kenan? Salih? Onlar girdi mi biz eksiliyoruz, altıncı haftada hâlâ?
Pozisyonda ofsayt yok fakat yayıncının eğrisi var. Faul yok ama hakemin düdüğü var. VAR var ama ne yazık, art niyetleri birkaç okka daha ağır basar. Uzatmanın bile bir sonu var ki rakibi Beşiktaş’ın kalesine topu yuvarlayana kadar. Her maç aleyhimize bazı kasıtlar oldu. Ben bu sezon bu akşamki kadar kötü yönetilen bir maç izlemedim. Verdikleri, vermedikleri, görmezden geldikleri ve beş dakikalık uzatmanın bitimi sonrasında üst üste oynattığı iki korner atışı ile kendisini unutmayacağım. Ve dahi bir Beşiktaşlı olarak, Ali Palabıyık’ın Beşiktaş’ın bundan sonra oynayacağı hiçbir maçta görev almasını istemiyorum.
Üç gün önce ilk yarısına gayriciddi başladığımız maçı ikinci yarıda tam tersine çevirebildik de; üç gün sonra ilk yarıda yarım saat içinde aldığımızı sandığımız üç puanı, ikinci yarı kibri ile bu hakem yönetimiyle, kumdan zeminde, oyuna sonra girenlerin lakayt halleriyle erittik. Ne olana sevinmeye ne olmayana üzülmeye var vaktimiz. Bugünü burada hemen bitireceğiz. İçeride, dışarıda yolumuza taş koyan her detaya inat, bu işi bu sezon da biz başaracağız. Arkası üç gün sonra…
Var ol Beşiktaş!