Hüseyin Eroğul
Ya hep birlikte ya hiçbirimiz
Uzun zamandır hiç yeşermeyen umutlarla göndermiştik takımı Kiev’e. Olmadı, oldurmadılar ama öldüremediler de; sendeledik sadece.
İlk golü yedikten sonra toparlanmaya başladık. O hareketlilik hakemin de dikkatini çekti galiba Beck’in faule maruz kaldığı bir pozisyonda penaltı sıkıştırdı araya. Futbolcu hakemin niyetini anlar. Penaltıdan sonra İskoç’un da yenilmesi gerektiğini anladılar. Düdük bizimkilerde değil işte, İskoç hakemin ağzında; ince ince doğradı, gardımızı aldı.
Hakem geceye damga vurdu ama Tosic’in, Oğuzhan’ın, Quaresma’nın yaptıklarını ve yapamadıklarını göz ardı etmemek lazım.
İlk golde yenilmeyecek bir çalımla asiste yol veren Tosic’in üçüncü goldeki büyük hatası, dördüncü golün öncesinde Quaresma’nın gereksiz artistlik çalım denemesi, Oğuzhan’ın topu eveleyip gevelemesi, Aboubakar’ın sinirlerine hakim olamaması…
Dün geceye kadar namağluptu Beşiktaş ama savunmadan ve forvetten sessiz bir çığlık yükseliyordu sezon başından beri.
Aboubakar çok güçlü, rakip savunmayı yıpratan bir oyuncu ama Gomez’in boşluğunu doldurmadı. Yıpratıcı özelliklerine söz yok da Beşiktaş’la dokusu uymadı. Takımdakilerle aynı dili konuşamadığından bahsetmişti başkan Fikret Orman, saha içinde de yalnızları oynamaktan kurtulamadı bir türlü. Marcelo’nun yanına güçlü bir stoper aradık, olmayınca Tosic’i yamadık oraya. Elinden geleni yaptı, lig maçlarında sırıtmadı ama Şampiyonlar Ligi’nde güven veremedi bir türlü. Bir sıçradı, iki sıçradı dün akşam patladı. Yeteneğine saygımız var da Oğuzhan büyük maçlarda sıradan bir oyuncu görüntüsünden Dinamo Kiev karşısında da sıyrılamadı.
Devre arasında kanada olduğu gibi forvete ve savunmaya aranan niteliklerde iki oyuncu alınmazsa ikinci yarıda da yaşarız aynı sıkıntıları.
Beşiktaş bugünlere kolay gelmedi. Tek maçla da yere serilecek hali yok. Uzun hedefli bir yolda bazen sendelenir böyle ama iyi tarafı da var bu hezimetlerin. Takımı, taraftarı, camiayı kenetlendirir bu yumruklar. Daha kararlı yürümeye başlarsın sonra.
Hakem Craig Thomson’un Beşiktaş’a yaptıkları aslında Avrupa futbolunun Türkiye’ye bakışının bir yansıması. Dün Ivan Bebek, bugün Thomson; kişiler değişse de niyetler değişmiyor. Avrupa futbolunda söz sahibi olmak istiyorsak Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray bugüne kadar yaşananları bir kenara bırakıp aynı duruşu sergilemeli Avrupa’ya karşı. Lobiyse lobi, paraysa para, savaşsa savaş, sponsorsa sponsor…
Ya hep birlikte var oluruz ya da teker teker yok oluruz.