Ersoy Özdem
Yağmasa da gürledi
Sezon başından bu yana istenilen futbolu oynayamayan, dolayısıyla da istenilen skorları alamayan Beşiktaş, Genk karşısında az da olsa düzeldi. Tam anlamıyla, yağmasa da gürledi.
Geçen sezon başından bu yana severek oynadığı “kanatlardan orta” futbolundan vazgeçen Beşiktaş, taraftarına gelecek için umut verdi. Bu sezon maç başına 30-35 orta yaparak oynayan ve bundan hiçbir sonuç alamayan Beşiktaş; Medel, Dorukhan, Oğuzhan’dan kurulu orta sahasıyla topu kanatlara açmak yerine yerden oynamayı seçti. Lens’in yerine oyuna giren Mustafa Pektemek’in de Quaresma ve Babel’e katkısıyla ilerde pres yapan siyah - beyazlılar, topu sürekli yerde tuttu. Bu oyunun artısı olarak golü erken bulan Beşiktaş’ın belki unuttuğu tek şey vardı; çok koşan takım erken yorulur gerçeği!
Beşiktaş da koştu koştu, ama 70’de yoruldu ve Genk de istediği boşlukları hemen buldu. Bulduğu boşlukların ardından da çok geçmeden istediği golü buldu ve belki istediği skoru da bulmuş oldu. Ancak başta da söylediğim gibi; özellikle ilk 45, belki de 60 dakikada oynanan futbol, Beşiktaş’ın o özlenen futbolunu hatırlattı. Belki Mustafa Pektemek ve Ryan Babel, girdikleri o gollük pozisyonları kolay harcamasalar ve farkı 2’ye çıkarsalar bugün daha farklı şeyler konuluyor olabilirdik. Sadece ilk bölümde oynanan güzel futbol yerine, alınan güzel skordan da bahşediyor olabilirdik ama sağlık olsun demekten bir çare yok. Beşiktaş’ın, gruptan çıkmak için umutlarını sonraki maçlara bırakması gecenin tesellisi oldu.
Bir başka teselli de; sezon başında Eskişehirspor’dan alınan ve dün ilk kez 11’de forma şansı bulan Dorukhan’ın performansı oldu. Belki çok öne çıkan bir performans sergilemedi ama en azından “ihtiyaç halinde camı kırınız” dedirtti.