Dilvin Gerçek
Belki de...
En çok beklenen, en çok özlenen için. Hoş geldin!
Kırgınlık küskünlük elbette hiçbir zaman armaya değil aksine, ona olan tutku kaynaklı, armayı hak
ettiği yerlerde görme isteği bazı isyanların sebebi.
Transfer sezonu devam ederken dev bir stoper eksiği, kanat ihtiyacı belki de bu maçtan çıkarılacak
önemli sonuçlardı. Aboubakar her zamanki gibi bildiğimiz yerden başladı. “Atamasam da attırırım,
ben bu işe ağırlığımı zamanla koyarım” dedi. Biz onu beklemeye o kadar razıyız ki… Diğer siyahilerimiz
beklediğimiz, bildiğimiz gibiydi. Rosier mesela, madem elimizde, onunla devamsa yola, gazı bu
doğrultuda vermek lazım adama. Havaya girdiği zaman az fayda sağlamıyor o da… Henüz ne olduğunu
anlayamadığım, yenilen tek gol ile atılan sonuncu golde damgası olan Onana’ya dair adam asmaca
oynamak için de çok yetersiz bir süre on beş dakika. Salih mesela; görünmez adam gibi, varlığında
daha fazlasını bekleyip, beğenemeyip, çıktığı anda yokluğu hissedilen oyuncuların elbet yukarı doğru
çıkacak grafikleri. Sezonun ilk ve harika golünün Onur’dan gelmesi hangimizin umutlarını zirveye
çıkartmadı? Kaptan Necip’in varlığı hangimize birçok şeyi özetlemiyor da hangimizi kalben o eski altın
Beşiktaş yıllarına götürmüyor ki?Kaçınılmaz takviye ihtiyaçlarını kimse görmezden gelemez. Takımı
izleyen sıradan bir taraftarın gördüklerini bu işin profesyonelleri göremiyor olabilir mi? Ya da
görmekle kalmak yeterli mi? Ki bunun yanında elimizdekileri en verimli noktalara çekmenin de bir
hesabı olmalı. Herkesin üstüne düşeni yapması gerekir artık bu maratona start verildiği anda. Her ne
kadar dışarıdan geç kalındığı izlenimi olsa da Beşiktaş elindekilere razı olunacak değil, oyuna en
tepeden ağırlığını koyacak bir değerdir. Ve bunu dost, düşman herkes bilir.
Hiç değilse artık bu sene, bir kez olsun, ders almaksızın devam etmemeliyiz yola belki de. ‘Olursa
olur’lardan çok bu takımı üç kulvarda tutmanın yollarını arşınlamalı söz sahipleri. ‘İlk maçın günahı
olmaz’ lar da yok artık. O eskidendi. Şimdi her şey çok hızlı. Upuzun bir yarışın ilk maçıysa bu eğer,
ikinciye kalmadan aksiyon alınmalı. Yönetim, teknik kadro, taraftar görevi başında olan herkes yerinin
hakkını vermeli. Şimdi artık sezonun ikinci yarısında kayıpları telafi etmek için uğraşmak yerine, en
baştan sağlam oynamalı oyunu. Flaş isimler kimsenin derdi olmamalı fakat yaraya dönüşmeden eksik
taraflar, merhemi hazır tutmalı. Sezon başlamadan uykusuz geçirdiğimiz gecelerin telafisi olmalı. Belki
de bu kez olsun asgari müşterekte buluşup iş işten geçmeden, yolun en başından dört koldan
saldırmalı. Hoşa gitmeyen şeylerse söylenenler, belki de biraz söyletene bakmalı.
Umuttur ya Beşiktaş; belki bu defa beklentilerimizin karşılığı olacak. Kim kimi transfer etmiş, hangisi
heybesine en büyük yıldızları doluşturmuş, bunlar hiçbir zaman bizim işimiz olmamalı. Hedef tekse,
Beşiktaş bir taneyse, belki de artık bütün kulvarlarda göz göre göre çöpe atacak bir sezonumuz daha
olmadığını haykıranları birileri duymalı. Artık çok geç dememek için vakit hâlâ geçmemişken iyi niyetli
bir şeyler yapılmalı.
İşi ikinci turun zorundan çıkaran, ilk turda bitiren gol henüz on sekizini doldurmamış Semih’ten
gelmişse, belki de söyleyecek çok söz var gerimizde.
Bazı şeyleri tamamen iyiye çevirmenin tam zamanı belki de.
Ne mutlu sırtımızı gözü kapalı dayadığımız teknik direktörümüz başımızda.
Şen ola, hocam.
İyi ki bitti şu tatil. Seni ne çok özlemişiz büyük Beşiktaş!