Dilvin Gerçek
Her şey yalan!
Akıl almaz işler sebebiyle on beş dakika geç kavuştuğumuz Beşiktaş’ımız yaptı yine şanının gereğini.
Biz turu zaten ilk maçta aldık almasına ya, hamurumuzda var her maç üst düzey adrenalin tüketimi.
İlk yarı değişik bir acele, bir heyecan, topu yere indirmeksizin sabırsız tavırlar Tirana’nın kaçınılmaz
sonunu geciktirse de Beşiktaş’ın yapabileceklerini değiştiremiyor hiçbir güç hiçbir kuvvet.
Sahaya çıkan bu on birin bir tanesine bile kötü demeye varmaz dilim. Gedson’un bitmeyen iyi niyetli
çabasını, heyecanımızı katlayan koşularını, Salih’in gizli özne formatında verdiği yüksek faydayı,
kalede Mert ileride Aboubakar var diye duyduğumuz güveni söyleme ihtiyacı hissetmediğim gibi.
Arada tek tük çıkan sebepsiz çatlak sesler harici Masuaku’nun zaten geldi geleli bu takımın incisi
olduğunu inkâr eder mi sıradan bir futbol seyircisi? Ortaları, asistleri, çıkışları öyle kıymetli… Lehimize
çalınması gereken birkaç sarı kartı es geçtiği kadar fazlaydı hakemin direkt kırmızı kart tercihi. Yerini,
hocanın tercih edeceği oyuncu doldurur ya, yine de o zaman daha net anlaşılır değeri.
Amartey hakkında fazla şey söyleyemem şu an için. Fakat bugün yaptığı ziyadesiyle yeterli. Kelle
koltukta oynana kötü zeminde, ayağının tozuyla yedekten girdiği ilk maçta perdeyi aralaması hem
kendisi hem takımı için kayda değerdi. Bir hayli çalışması gerektiğini düşünsem de bu noktada takımın
başında Türkiye’nin en iyi hocası olması belki de en çok Amartey’in şansı.
Aboubakar için söyleyeceklerimiz bir genel yazıya sığmazdı, ona zaten özel bir yayın yaptık biz.
Türkiye’nin en şahsına münhasır forveti. Diğer takımların yaptığı çalgı çengiye inat, sessiz sedasız
takımının başında yürütüyor gemisini. Durduğu yerde gol atıyor, attığı her gol jenerik doyuruyor. Şu
an için takımda göze hitaben eden tek unsur diyebilirim onun için. Diğerleri görevinin adamıyken,
seyri zevke dönüştüren müthiş bir sihir kendisi.
Tam da bu noktada ihtiyaçlar daha çok batıyor göze. Bir düşünsenize, sağı solu arkası sağlam
oturtulmuş bir Aboubakar bu uzun maratonda bu oyunu muazzam bir resitale çevirmez mi? Flaş
transferler sarhoşluğuyla gezenlerin akıbetini yolun ilerleyen kısımlarında göreceğiz hep birlikte. Bize
isim lazım değil, ama ihtiyaçlar acil giderilmeli. Tirana’yı Beşiktaş’ın adı bile elerdi. Rakip sadece onlar
değil ki. On gün sonra başlayacak lig boyu, hakem manipülasyonları, federasyon işleri, sakatlıklar, milli
takımlarına gidecek futbolcular için alternatif plan hazırlandı mı? Hazırlanması, aksiyon alınması için
yumurta kapıya mı gelmeli yoksa her şey için çok geç olduğunda birlikte yine dizler mi dövülmeli?
Beşiktaş hiçbirimizin malı olmadığı gibi, hepimizin ortak en büyük değeri. Bunca ağız ısrarla aynı şeyi
söylüyorsa artık kulak verilmeli.
Tirana’nın Beşiktaş’a oranla zayıf oluşunu gözetmeksizin; altmış altıncı dakikada on kişi kalan
takımımın, yetmiş beşinci dakikada rakip taraftara tribünleri terk ettirmesini değerli buluyorum ben.
Zemine, havaya, henüz lig başlamamışken devam eden tatil ruhuna rağmen bu disiplini alkışlıyorum
gönülden. Çünkü Türkiye’nin en iyi hocası başımızda. Elindeki her dala çiçek açtıracak, her yeni
gelenin havasına sükse katacak her adımda. Kulübümüzün tarihinde en fazla Avrupa galibiyeti yaşatan
bir hoca varken başımızda, birkaç yönetim hamlesi eksik kalmamalı bu aşamada.
Dışarıdan nasıl görünürsek görünelim; bu turlar çerez, bunlar ancak ısınma turları olur Beşiktaş’a. Bu
mecrada bu büyüklüğün tek hedefi, son durağı o kupa.
Tebrikler çocuklar, tebrikler büyük hoca!
Ezcümle bunu bilerek davranmalı herkes; her şey yalan Beşiktaş gerçek!